ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI:Yolsuzluk
Son günlerin en popüler kelimesi belki yolsuzluk. Her yerde var ve aslında nerdeyse herkes kendi çapında yapıyor, ama, herkes de nedense şikayetçi gibi görünüyor. Bu bir tezat olsa da, galiba insanın doğasından, ya da ilkel yanından kaynaklanıyor bu durum. Yani, kendi yapar, nimetlerinden faydalanırsa ses çıkarılmaz, belki de adı kazanç olur; başkası yapıp da kendine zararı dokunursa adı yolsuzluk olur.
En çok nerede popüler dersek, bu günlerde hemen bankalar, bazı özel sektörler akla geliyor ve ortak paydaları ise kamusal işlemler. Kısaca, henüz adı yolsuzluk deden olaylar şimdilik kamuda ortaya çıkartılan bazı eylemleri kapsıyor. Bu yazıda, kamuda yolsuzluk ve bunun önlenmesi konusundaki düşüncelerimize yer verilmiştir.
Yolsuzluk kısaca, haksız getiri elde etmek amacıyla yapılan kural dışı işlem ve eylemlerdir. Uyulmayan kurallar, ahlaki ya da yasalarla belirlenmiş olabilir. Ancak asıl popülerliği yasal kurallara aykırı olanlar oluşturuyor. Bunun nedeni de yasal düzenlemelerimizin henüz ahlaki değerlere erişememiş olması gibi görünüyor. Yani, ahlaken uygun olmayan bir çok işlem, eylem yasal olarak kurallara uygun durumda. Bunun nedeni yasaların çıkarılma yöntemi ya da çıkartanların anlayışları olabilir. Bu ayrı bir araştırma konusu yapılabilir. Bu tür işlem ve eylemlerde çok değişik yöntemler kullanılabilmekte, hatta günümüzde, yazılı kurallara aykırı işlem yapmak yerine, bu kurallarının yapılacak yolsuzluğa uygun hale getirilmesi bile mümkün olabilmektedir. Ancak tüm yöntemlerde ortak olan noktalar; 1- Haksız bir işlem, 2) Haksız bir getiri, 3-Bu işlemleri yapan kamu personeli ya da diğer kişilerdir.
İnsanın doğal yapısı ile doğrudan bağlantılı olması, çıkarcı, psikolojik sorunlu, ahlaki değerlerden yoksun insan tiplerinin ortadan kaldırılmasının henüz mümkün olamaması nedenleriyle, insanoğlu varoldukça yolsuzlukların tamamen ortadan kaldırılması mümkün görülememektedir. Bu nedenle, yolsuzluğun en aza indirilebilmesi ve yapılan yolsuzlukların mutlaka ortaya çıkartılarak faillerinin cezalandırılmasının sağlanması, yolsuzlukla mücadelenin ana amacı olmalıdır.
Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için, yolsuzluğun asli unsurları olan ve yukarıda belirtilen, yolsuz işlem, haksız getiri ve faillerin kamu tarafından tam anlamıyla takip ve kontrol altına alınabilecekleri bir sistem kurulmalı ve bu sistem istisnasız olarak uygulanmalıdır. Çünkü kamuda her işlem belli kademelerden geçerek, bu kademelerde incelenip onaylanarak gerçekleştirilebilmektedir. Bu kademelerden herhangi birinde yolsuzluk amacının gerçekleştirilmesi, bu kademede bulunanların suça iştiraki ile mümkün olabilir. Öyle ise kurulacak sistemin birinci özelliği, kamuda yapılan her işlemin ya uygulama aşamasında ya da sonradan kolaylıkla denetim ve kontrolüne uygunluğu olmalıdır. Böyle bir özelliğin sağlanabilmesi ise etkin yönetim ve etkin denetimle mümkün olur.
Dolayısı ile etkin yönetim ve etkin denetimde bulunması gerekli özellikleri ortaya koymak, yolsuzlukla mücadelede yapılması gerekilenleri belirlemek ile aynı anlama gelmektedir.
Kamuda etkin yönetim ve etkin denetimin sağlanabilmesi için neler yapılabilir;
- -Kamusal işlemlerin usul ve esaslarını belirleyen düzenlemeler, mutlaka o işlemi yürüten kurum, birim ve kişilerin çoğunlukta olduğu komisyonlarca hazırlanmalıdır. Yani işi fiilen yürütenler, uygulayanlar asıl belirleyici olmalıdır.
- -Yapılan düzenlemeler hukuk sistematiği ve normlarına uygun, kalıcı ve herkes tarafından aynı şekilde anlaşılır olmalı, bilimsel, teknolojik, hukuki gereklilikler olmadıkça değiştirilmemelidir.
- - Karar ve onay kademesinde bulunan kamu personeli mutlaka o Kurumda belirli aşamalardan geçmiş olma, yürütülecek göreve göre belirli kıdem ve liyakate sahip olma, görev alanında eğitim görmüş olma koşullarını taşımalıdır.
- - Cezai, sağlık ve disiplin yönünden bir gereklilik bulunmadıkça karar ve onay makamında bulunan kamu personelinin görevi değiştirilmemeli, idari yönden yetersizliğin belirlenmesi açık ve net koşullara bağlanmalı, böylece yönetimde süreklilik ve güven sağlanmalıdır.
- - Yönetim birimlerine görevin yürütümünde, hiçbir kişi, kurum ve kuruluş tarafından yönlendirme, telkin, baskı ve bu anlama gelecek müdahalelerde bulunulmaması ve böylece her idari işlemin gerçek (hukuki) sorumluluğunun o işi yürüten kişi ve kuruluşa ait olması sağlanmalıdır.
- - Yönetimin her aşamasında bilgisayar ve diğer çağdaş teknolojilerden yararlanılmalı ve bunun için öncelikle karar ve onay makamındakiler olmak üzere, tüm kamu personeli alımında bilgisayar eğitimi koşulu aranmalı, mevcut personel de bu konuda eğitilmelidir.
- - Kamu hizmeti ve görevi kavramıyla bağdaşmayan, bazı kamusal hizmetlerin yürütülebilmesi amacıyla kurulmuş tüm vakıf, dernek ve sandıklar kapatılmalı, kamu ile vatandaş arasında karşılık esasına göre hizmet verildiği intibaını ya da sonucunu yaratan ve bu yönüyle haksız olarak vatandaş aleyhine hukuki dayanak olmaksızın kamuya getiri sağlama sonucunu doğuran uygulamalara son verilerek kamu işlemlerinin hukuka uygunluğuna olan güven yeniden sağlanmalıdır.
- - Denetim birimleri yönetim dışında ayrıca teşkilatlanmalı ve yargı bağımsızlığı düzeyinde güvencesi bulunan bir çatı altında toplanmalı, denetimin etkinliği ilkesi ile bağdaşmayan, kamu kurumlarında aynı amirin emrinde o kurumun denetlenmesi uygulamasına son verilmelidir.
- - Mevcut yapılanmada, denetim birimlerinin görev alanlarında yeniden düzenleme yapılmalı ve idari inisiyatifle çözümlenebilecek konuların teftiş kurullarına intikali önlenerek, nitelikli denetim işgücünün yolsuzluğa konu olabilecek alanlarında teftiş ve denetime ağırlık vermesi sağlanmalıdır.
- - Müfettişlerce düzenlenen mali, cezai ve disiplin yönünden işlem gerektiren raporlar, teknik ve hukuki olarak bir eksiklik taşımadıkça idarece mutlaka aynen uygulanmalıdır.
- - 4. maddede yer alan öneri çerçevesinde, kamuda belli hizmet yılını doldurmuş denetim elemanlarının idari göreve geçmeleri için önlem alınmalı, bunun için özlük haklarına ilişkin düzenlemelerde değişiklik yapılmalıdır.
- - Kamu kurumları arasında yönetim ve denetim birimlerinin her türlü konuda işbirliği, yardım ve ortak çalışmasına yönelik düzenleme yapılarak, kurumlar arasındaki bilgi ve iletişim kopukluğu giderilmeli, aynı hukuki statüde bulunan kamu kurumlarının tek yapı halinde davranması sağlanmalıdır.
- - Kamu ücret düzeni, ulusal gelirden kamu personeline hak ettiği oranda pay verilmesi esasına göre yeniden düzenlenmeli, reel ücret artışı faktörleri arasına bütçe gelirlerinde sağlanan reel artış oranında artış sağlanması da eklenerek personel özendirilmeli, böylece sadece idealist düşüncelerle ya da tesadüfen değil, genel olarak nitelikli işgücünün kamuda çalışma tercihinde bulunması sağlanmalıdır.
- - Kamuda, aynı eğitim düzeyinde ve aynı kadrolarda bulunan tüm personel arasında ücret eşitliği sağlanmalı, ücretlendirmede sırasıyla; idari hiyerarşi, eğitim ve temininde güçlük unsuru ön plana alınmalıdır.
- - Memur güvencesi anlayışı ve buna ait hukuki düzenlemeler yeniden gözden geçirilmeli, disiplin suç ve cezaları günün koşullarına uygun olarak daha geniş çapta tanımlanmalı, kamu zararı sonucunu doğuran kasti fiillerin tümü göreve son ve yeniden kamu hizmetine girememe cezası kapsamına alınmalı, bir bütün olarak kamuda tek ve ortak kurallardan oluşacak şekilde yasal usul ve kurallara bağlanmış bir disiplin hukuku oluşturulmalı, idari yargı taşkilatı içinde ayrıca disiplin mahkemeleri kurulmalıdır.
- - Yolsuzluk tanımı içine giren suçları işleyenlerin yargılamalarında özel yargılama usulü oluşturularak, davaların bir an önce sonuçlanması sağlanmalı, toplumda yargıya olan güven tazelenmelidir.
Bunlar yapılırsa acaba yolsuzluk biter mi? Ahlaki yoksunluğa, çıkarcı yapıya sahip olanlarca sırf kamusal etkinsizlik nedeniyle yapılan yolsuzlukların büyük ölçüde ortadan kalkacağına eminim. Sadece psikolojik rahatsızlığı olan ya da kişilik sorunu olan kişi tiplerince yapılan yolsuzluklar devam eder ki, onların çözümü da tabiplere düşüyor.
Yolsuzluktan kurtulmuş bir Türkiye dileğiyle.
24.02.2004-İzmir.........................................Celal ÇALIŞ..................
| |